- duygulanmak
- nsz
Bir olay, bir görünüm karşısında birdenbire güçlü duyguların etkisinde kalmak
Bu güzel davranışınızdan çok duygulandım.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bu güzel davranışınızdan çok duygulandım.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
burnu sızlamak — duygulanmak Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın. M. Mungan … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği titremek — duygulanmak, endişe, korku duymak İçinden yüreği titreyerek tepeden indi, ağır adımlarla saraya girdi. Y. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
içine işlemek — duygulanmak, etkilenmek, dokunmak Kızın pembe beyaz yanakları, simsiyah kaşı, gözü içine işlemişti. O. Kemal … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşmak — nsz, ar 1) Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek Askerler sevgili efendilerinin yüzünü görür görmez coşuyorlar. Y. K. Beyatlı 2) Doğa olaylarından herhangi biri birdenbire çoğalıp hızlanmak Coşan sele dur diyorsun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
duygulanma — is. 1) Duygulanmak durumu, tahassüs 2) ruh b. İç salgı bezlerini de kapsayan türlü etkiler altında duygusal tepkiler gösterme … Çağatay Osmanlı Sözlük
hislenmek — nsz Duygulanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
içlenmek — nsz 1) İçli bitkiler tanelenmek, iç tutmak Gelincikler açmayınca baklalar içlenmez. A. Rasim 2) mec. Kimseye belli etmeden bir şeyi kendine dert etmek, duygulanmak Mısır a vardıktan sonra beni kim hatırına getirir diye içleniyordum. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
hassas olmak — 1) duyarlı davranmak 2) çabuk duygulanmak Sanatkârlar böyle cümlelere karşı pek hassas oluyorlar. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendinden geçmek — 1) bilinci işlemez olmak, kendini kaybetmek, bayılmak Gözlerini tezgâhın arkasındaki bir kapıya dikmiş ve kendinden geçmiş gibiydi. S. F. Abasıyanık 2) bir şey karşısında coşkuya kapılmak, duygulanmak Oturduğu şiltenin üstünde ayağa kalkıyor;… … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütehassis olmak — herhangi bir sebeple duygulanmak Deli torununa alakamdan biraz mütehassis olmuş. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük