- duymak
- -i, -ar
1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak
Yaptıklarını duydum.
2) İşitmek, ses almakÇamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor.
- Y. Z. Ortaç3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmekYüzme denilen mucizeyi ancak beş altı sene sonra avuçlarımızın içinde duyabilecektik.
- B. R. Eyuboğlu4) Nesnelere dokunmakla onların sıcaklık, soğukluk, sertlik, ağırlık, hareket vb. fizik durumlarından bilgi edinmek, hissetmekElimin üzerinde bir böceğin gezdiğini duydum.
5) nsz Bir ruh durumu içine girmekHakiki bedbahtlar, sefaletlerini birdenbire açığa vurmaktan utanç duyarlar.
- R. N. Güntekin6) nsz, mec. Sezmek, fark etmek, hissetmekGüzel olmasın fakat ruhu olsun, bir şey duysun.
- H. C. YalçınBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.