epeyce

epeyce
zf.
Epey

Uyandığım zaman güneşi epeyce yükselmiş buldum.

- R. H. Karay

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • azametli — sf. 1) Ulu, çok büyük 2) Gururlu 3) Görkemli, heybetli 4) Debdebeli 5) Çalımlı, kurumlu Hatta biraz da azametli, kibirli muamelesi bana epeyce garip görünmüştü doğrusu. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cazibedar — sf., esk., Ar. cāẕibe + Far. dār Çekiciliği olma, alımlı Epeyce bozulmuş olmakla beraber o sevimli çirkinliği hâlâ cazibedardı. H. C. Yalçın …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • derinlik — is., ği 1) Bir şeyin dip tarafının yüzeye, ağza olan uzaklığı 2) fiz. Bir cismin en ve boy dışındaki üçüncü boyutu 3) Bulunulan yere göre uzakta olan yer Ormanın derinliklerinden bir ses geldi. 4) mec. Özüne inerek ayrıntılı bir biçimde kavrama… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • devlet — is., huk., top. b., Ar. devlet 1) Toprak bütünlüğüne bağlı olarak siyasal bakımdan örgütlenmiş millet veya milletler topluluğunun oluşturduğu tüzel varlık Türkiye Devleti. 2) Bu tüzel varlığın yönetim organları Devlet hizmetinde epeyce ileride… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dolambaçlı — sf. 1) Dolambacı olan Sedyeyle apartmanın dar, dolambaçlı merdivenlerinden çıkarmaya çalışıyorlar. M. Ş. Esendal 2) mec. İçinden zor çıkılır, çapraşık ... müessesesinin epeyce karışık ve dolambaçlı işleri içinde bunalmış kalmış. Y. K.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dostça — sf. 1) Dosta yakışır, dost gibi Gerçekten dostça bir sohbet oldu, epeyce uzun sürdü. A. İlhan 2) zf. Dosta yakışır biçimde, dostane …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düzmek — i, er 1) Bir gereksinimi karşılamak amacıyla birçok şeyi birbirini tamamlayacak biçimde bir araya getirmek Oğlum Sıtkı için son zamanlarda epeyce temiz ev eşyası düzdü diyorlar. M. Ş. Esendal 2) Düzene sokmak, düzene koymak, sıralamak, elverişli …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • epey — zf. Az denmeyecek kadar, oldukça, hayli, epeyi, epeyce, epeyice Epey yürüdü ve üç sokak daha değiştirdi. T. Buğra …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • harçlık — is., ğı Ufak tefek gereksinimler için ayrılmış para Yanıma epeyce yol harçlığı almıştım. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler vekilharçlık cep harçlığı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kabarmak — nsz 1) Ağırlığı artmadan hacmi büyümek Ekmek iyi kabardı. 2) Yağışlardan veya kaynamaktan taşmaya yüz tutmak Çay birdenbire kabararak şosenin rampalarını aşar ve epeyce zararlara sebep olur. R. N. Güntekin 3) Niceliği artmak, büyümek Masraf… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”