gerçeklik

gerçeklik
is., -ği
Gerçek olan, var olan şeylerin tümü, hakikat, şeniyet, realite

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • Sabahattin Eyuboglu — Sabahattin Eyüboğlu (* 1908 in Akçaabat, Trabzon, Türkei; † 13. Januar 1973 in Istanbul, Türkei) ist ein bekannter türkischer Schriftsteller, Literaturwissenschaftler und Übersetzer. Von 1928 bis 1932 studierte er Sprache, Literatur und Ästhetik… …   Deutsch Wikipedia

  • Sabahattin Eyüboğlu — (* 1908 in Akçaabat, Türkei; † 13. Januar 1973 in Istanbul, Türkei) war ein türkischer Schriftsteller, Literaturwissenschaftler und Übersetzer. Inhaltsverzeichnis 1 Leben und Werk 2 Zitate über Sabahattin Eyüboğlu …   Deutsch Wikipedia

  • asıl — is., slı, Ar. aṣl 1) Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı Bir belgenin aslı. 2) Kök, köken, kaynak Yazının aslı resimdir. 3) Gerçeklik Bu haberin aslı yok. 4) Soy, nesep İnsan dedi, aslını unutmamalıdır. S. F. Abasıyanık 5) sf. Gerçek, esas,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dirim bilimcilik — is., ği, fel. Gerçekliği tek yanlı olarak yalnızca dirim bilimsel açıdan inceleyen, organik yaşamın kavramlarını öteki gerçeklik alanlarına da uygulayan görüş …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşlemsellik — is., ği Düşlemsel özellik taşıma, düşlemsel olma durumu Yazınsal gerçeklik, önünde sonunda bir düşlemselliğin ürünüdür. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşünce — is. 1) Uzay ve zamanın ötesinde, öznenin dışında, kendiliğinden var olan, duyularla değil, yalnızca ruhen algılanabilen asıl gerçeklik, mütalaa, fikir, mülahaza, ide, idea Anlaşmazlıklarda aracılığına, zor durumlarda düşüncesine başvurulur. T.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • estetikçilik — is., ği, fel. Gerçeklik ve yarar kaygılarından sıyrılarak bir sanat veya felsefe konusunu salt güzelliği için sevme kuramı, güzel duyuculuk, estetizm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gerçek — sf., ği 1) Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur. 2) is. Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat 3) Aslına uygun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hakikat — is., ti, Ar. ḥaḳīḳat 1) Bir işin doğrusu, gerçek, asıl, esas Fakat ben başka bir şey yapacağım, bir şey ki bütün hakikatleri önüme serecek. R. H. Karay 2) Gerçeklik Dünyanın döndüğü bir hakikattir. S. F. Abasıyanık 3) zf. Gerçekten Beni oyaladı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • metinsel — sf. Metinle ilgili, metne ilişkin Bu iç gerçeklik, kişisel olanın metinsel olana dönüşmesini zorunlu kılar. S. İleri …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”