gönül gezdirmek — hlk. seçmek için aklından birçok şey geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz gezdirmek — 1) derinlemesine incelemeden okumak Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm. R. N. Güntekin 2) bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kezitmek — gezdirmek II, 306 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
bakınmak — nsz, e 1) Bakma işi yapılmak, çevreye göz gezdirmek, araştırmak Şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken rehberim beni otele soktu. R. H. Karay 2) hlk. Muayene olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gezdirme — is. Gezdirmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gönül — is., nlü 1) Sevgi, istek, düşünüş, anma, hatır vb. kalpte oluşan duyguların kaynağı Gönüllerin birbirine kaynaştığı o günler millî bayramlarımızdan biriydi. O. S. Orhon 2) mec. İstek, arzu Okumaya gönlün var mı? Birleşik Sözler gönül avcısı gönül … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
okşamak — i 1) Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor. H. Taner 2) nsz, mec. Hafifçe dövmek Bir gün hani bir huysuzluk ettiği zaman, al eline, biraz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ovmak — ar 1) Bir şeyin üzerine bastırarak el gezdirmek Şakaklarını, bileklerini kolonya ile ovdum. S. M. Alus 2) Bir yere bir şeyi kuvvetle sürterek temizlemek Tencereyi ovmak. Tahtaları ovmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıvazlamak — i 1) Bir şeyin üstünde yavaş yavaş, hafifçe el gezdirmek Kaşlarından süzülen yağmur damlalarını eliyle sıvazlayarak onlara baktı. O. Hançerlioğlu 2) Okşamak Titreye titreye birkaç kere başımı, sırtımı sıvazladı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük