yakışmak — yaklaşmak, dokunmak, yak ına gelmek; yakı yakmakta yardım etmek I, 170, 383; II, 103; III, 74 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
şanına yakışmak — şanından olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
uygun düşmek — yakışmak, yaraşmak, elverişli olmak Umduk, bekledik, düşündük. Hangi şey umduğumuza uygun düştü? Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
cuk — zf. Tam yerine denk gelmek, uygun gelmek, yakışmak anlamlarındaki cuk oturmak deyiminde geçen bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gitmek — e, der 1) Bir yere doğru yönelmek 2) den Bir yerden veya bir işten ayrılmak 3) Çıkmak, ulaşmak Bu yol nereye gider? 4) Belli bir amaçla bir yere devam etmek veya bir işle uğraşmak Her gün çalışmaya gidiyor. 5) nsz Sürmek, devam etmek Ama böyle… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaldırmak — i 1) Bulunduğu yerden almak Örtüyü masanın üzerinden kaldır. 2) Yukarı doğru hareket ettirmek Gözlerini yüzüme kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. S. F. Abasıyanık 3) Yükseltmek Duvarı bir metre daha kaldırmalı. 4) nsz Ürün toplamak, taşımak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
şan — 1. is., müz., Fr. chant İnsan gırtlağından makamla çıkan ve perde ayrımlarıyla çeşitli duyumlar uyandıran ses dizisi 2. is., Ar. şān 1) Ün, san, şöhret 2) Gösteriş, gösterişlilik Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller şan vermek şanına yedirememek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakışma — is. Yakışmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük