- mecbur etmek
- zorlamak
Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Ertesi gün beni daireden istifaya mecbur ettiler.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
mecbur — sf., Ar. mecbūr 1) Herhangi bir konuda yükümlü, bir şeyi yapmak zorunda olan Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz. R. E. Ünaydın 2) esk. Bağlı, düşkün, tutkun Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mecbur etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
mecbur tutmak — (birini) zorlamak, yükümlü saymak, mecbur etmek Memleketin büyük menfaati, beni bu yolda harekete mecbur tutuyordu. Atatürk … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahkûm etmek — 1) hüküm giydirmek On beş yıl hapse mahkûm ettiler. A. İlhan 2) kötü bir duruma sürüklemek Herkes kadını mahkûm etmeye çalıştı. S. F. Abasıyanık 3) mecbur etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
telakki etmek — saymak, öyle kabul etmek, öyle anlamak Bu beğenilmeyi bir hak, güzelliğine karşı herkesin vermeye mecbur olduğu bir vergi telakki etmeye alışmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
laf etmek — söz etmek Öyle laf ettim ki adamcağız gezdirmeye mecbur kaldı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
tehir etmek — ertelemek Satış işinin güçlüğünü ondan iyice öğrendim, tehir etmeye mecbur oldum. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorunlu kılmak — mecbur etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
zorlamak — i 1) Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk. F. R. Atay 2) Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için… … Çağatay Osmanlı Sözlük
HAŞR — (Haşir) Toplanmak, bir yere birikmek. * Toplama, cem etmek. * Kıyametten sonra bütün insanların bir yere toplanmaları. Allahın, ölüleri diriltip mahşere çıkarması. Kıyamet. * Bir tohumun içinden büyük ağaçlar çıktığı gibi, her bir insanın acb üz… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
zorunda bırakmak — yapmaya mecbur etmek Onları susmak zorunda bırakmanın sıkıntısını duyuyorum. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük