temas — is., Ar. temāss 1) Değme, dokunma (I), dokunuş (I) 2) Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır. S. F. Abasıyanık 3) Değinme, sözünü etme, bahsetme O konuya hiç temas edilmedi. 4) Gidip gelme … Çağatay Osmanlı Sözlük
temâs — (A.) [ سﺎﻤﺕ ] dokunma. ♦ temâs etmek dokunmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
değinmek — e Bir konuyu ele alarak ondan kısaca söz etmek, dokunmak, temas etmek Gündüz yüzme havuzunda açmadığı bir konuya değinmek gereksinmesi duyuyordu. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
değmek — 1. e, er 1) Aralık kalmayıncaya kadar birbirine yaklaşmak, dokunmak, temas etmek Kapıdan bir an birbirimize değerek girdik. Y. Z. Ortaç 2) Ulaşmak, erişmek Mektup elime değmedi. Yaşı on beşine değince... 3) İstenilen yere düşmek, rast gelmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokunmak — 1. nsz Dokuma işi yapılmak Halılar dokundu. 2. e 1) Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk. A … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜBAŞERET — Bir işe girişmek. Bir işe başlamak. * Karşılaşmak. * Başlamak ve devam etmek. * Temas etmek, dokunmak. * İnsanın derisinin, başkasının derisine dokunması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
temasta bulunmak — (biriyle) temas etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük