belirli belirsiz

belirli belirsiz
sf.
Yarı belirgin durumda, az çok belli olan

Belirli belirsiz incecik bir çizgi arasından gördüğü garip bir surat.

- Ç. Altan

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • belirsiz — sf. 1) Belirli olmayan, belgisiz, gayrimuayyen Tatlı ve mahmur bakışlı gözlerini belirsiz bir noktaya dikti. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Niteliği hakkında tam bir bilgi edinilemeyen, müphem Bir ayağın yerlere sürtünmesinden çıkan, silik ve belirsiz… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • belirli — sf. Açık ve kesin olarak sınırlanmış veya kararlaştırılmış olan, muayyen Öteki arkadaşımız da belirli saatte nöbetinin başında olacaktı. E. Bener Birleşik Sözler belirli belirsiz belirli geçmiş belirli nesne …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • inil inil — hastanın belirli belirsiz ses çıkarması …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • Турецкий язык — Самоназвание: Türkçe, Türk dili Страны: Турция, Кипр …   Википедия

  • Грамматика турецкого языка — Турецкий язык относится к агглютинативным (или «приклеивающим») языкам и, тем самым, существенно отличается от индоевропейских. Содержание 1 Морфология 1.1 Гармония гласных 1.2 Число …   Википедия

  • belli — 1. sf. Beli olan Hani sen benim gibi ince belli sarışınları severdin? N. Araz Birleşik Sözler karınca belli 2. sf. 1) Bilinmedik bir yanı olmayan, malum Hâlimiz, vaktimiz sizce belli. H. R. Gürpınar 2) Gizli olmayan, ortada olan, anlaşılan,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bildirme kipleri — is., ç., dbl. Belli zaman kavramı veren, belirli geçmiş, belirsiz geçmiş, şimdiki zaman, geniş zaman, gelecek zaman kipleri, haber kipi: Gel di, gel miş, gel i yor, gel ir, gel ecek gibi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eğreti — sf. 1) Belirli bir süre sonra kaldırılacak olan, geçici, muvakkat O gün için oraya eğreti olarak getirilmişe benziyordu. A. İlhan 2) Takma Eğreti diş. Eğreti bacak. 3) Belli belirsiz 4) Uyumsuz, yakışmamış 5) zf. İyi yerleşmemiş, yerini bulmamış… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • geçmiş — sf. 1) Geçme işini yapmış 2) Zaman bakımından geride kalmış Bu eski sesler içinde geçmiş zamanlar uyuyor, uyanıyor, geriniyor, yaşıyor gibidir. A. Ş. Hisar 3) Çürümeye yüz tutmuş 4) is. Bugüne göre geride kalmış olan zaman, mazi Onlar bu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • LÂM-I CER — Kelimeyi cerreden lâm harfi. Kelimenin sonunu i diye okutur. Lillâhi, Lieclillâhi de olduğu gibi. İstihkak ve ihtisas, has ve müstehak ve zarfiyyet, illet mânâsını verir LÂM I TA RİF VEYA LÂM I İ Kelimenin mânâsını umuma teşmil ettiği için,… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”