- göze almak
- gelebilecek her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabul etmek
... yerine çocukları için her fedakârlığı göze almış gayretli bir aile babası çıktı.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
... yerine çocukları için her fedakârlığı göze almış gayretli bir aile babası çıktı.
- R. N. GüntekinÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ölümü göze almak — elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak Kim bilir hangi aşüftenin biri idi bu, ölümü göze alarak arkasından koştuğun mahluk? R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
göze girmek — davranış ve yetenekleriyle ilgi ve önem kazanmak Bu müddet içinde göze girmek, göze girip de takımda yer almak için canını dişine takarak didinir durur. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
riske girmek (veya risk almak) — zararı göze almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kellesini koltuğuna almak — ölümü göze almak Kelleyi koltuğun altına almışız, memleketteki pisliği kanımızla temizlemeye karar vermişiz. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
gururunu ayakaltına almak — her türlü fedakârlığı göze alıp ödün vermek, ilkelerden vazgeçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
canını dişine almak (veya takmak) — 1) her tehlikeyi göze alarak işe girişmek Öyleyse niye uğraşıyoruz, canımızı dişimize takmışız, sen, ben, Ali, Yel Musa? Y. Kemal 2) bütün gücünü harcayarak yapmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
başını koltuğunun altına almak — ölümü göze alarak bir işe girişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendiliğindenlik — is., ği, fel. Dıştan bir belirleme ile değil, kendi kendine gerçekleşen etkinlik Aşk bile kuralları olan bir oyun bizde. Göze almak, kendiliğindenlik beklenmiyor. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölüm — is. 1) Bir insan, bir hayvan veya bitkide hayatın tam ve kesin olarak sona ermesi, ahiret yolculuğu, emrihak, irtihal, memat, mevt, vefat Çenesinde babamın ölüm günü gördüğüm asabi buruşmalar var. Y. Z. Ortaç 2) Ölme biçimi Yanarak ölümü, feciydi … Çağatay Osmanlı Sözlük