füzyon — is., fiz., Fr. fusion Birleşme, kaynaşma … Çağatay Osmanlı Sözlük
haşir neşir — is. Kaynaşma, bir arada olma Çocukluğum, doğayla haşir neşir, mutlu bir çocuk olarak geçmişti. C. Uçuk Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller haşir neşir etmek haşir neşir olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hayat — 1. is., hlk., Ar. ḥiyāṭ 1) Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa 2) Avlu 3) Balkon 4) Sundurma 2. is., Ar. ḥayāt 1) Canlı, sağ olma durumu 2) Yaşam Hayat sahnesinde yetmiş üç yaşın basamaklarındayım. H. F … Çağatay Osmanlı Sözlük
imtizaç — is., cı, esk., Ar. imtizāc 1) Karışabilme 2) Birbirini tutma, uyum sağlama, uygunluk 3) İyi geçinme, uyuşma 4) Kaynaşma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller imtizaç etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
temas — is., Ar. temāss 1) Değme, dokunma (I), dokunuş (I) 2) Buluşup görüşme, ilişki kurma, münasebet Her nevi halkla temas ve kaynaşma hâlinde bulunmalıdır. S. F. Abasıyanık 3) Değinme, sözünü etme, bahsetme O konuya hiç temas edilmedi. 4) Gidip gelme … Çağatay Osmanlı Sözlük
ülfet — is., esk., Ar. ulfet 1) Alışma, kaynaşma 2) Tanışma, görüşme Temiz ve metin bir insan olduğu ilk ülfetinden anlaşılırdı. Y. K. Beyatlı 3) Dostluk, ahbaplık Ülfet belalı şey fakat uzlet sıkıntılı / Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı. Y. K.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünsüz düşmesi — is., dbl. Kaynaşma sırasında ekte veya kelimede bulunan ünsüzlerin birinin düşmesi: Alçak cık > alçacık … Çağatay Osmanlı Sözlük
gulgule — (F.) [ ﻪﻠﻐﻠﻏ ] kaynaşma … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ihtilât — (A.) [ طﻼﺘﺧا ] 1. karışma. 2. görüşme, kaynaşma. ♦ ihtilât etmek karışmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
ülfet — (A.) [ ﺖﻔﻝا ] 1. dostluk. 2. kaynaşma. 3. görüşme, konuşma … Osmanli Türkçesİ sözlüğü