- yabancı gelmek
- tanımamak
Çocukluğumdan beri aşina olduğum ses bana yabancı geldi.
- H. E. Adıvar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çocukluğumdan beri aşina olduğum ses bana yabancı geldi.
- H. E. AdıvarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yabancı — sf. 1) Başka bir milletten olan, başka bir milletle ilgili olan (kimse), bigâne, ecnebi Bu toprak bizimdir, içinde yabancının işi yok. R. E. Ünaydın 2) Aileden, çevreden olmayan (kimse veya şey), özge Ben, yabancı bir adam, neme lazım, hiç sesimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dil — 1. is. 1) Ağız boşluğunda, tatmaya, yutkunmaya, sesleri boğumlamaya yarayan etli, uzun, hareketli organ, tat alma organı Ağzımı dolduran kocaman dil, kelimelere yer bırakmıyor ki... Y. Z. Ortaç 2) Birçok aletin uzun, yassı ve çoğu hareketli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabancılaşmak — nsz 1) Tanımaz, bilmez duruma gelmek, yabancı olmak, bigâne düşmek 2) Alışamamak, yadırgamak, yabancılık çekmek Ses Sevim in sesi fakat kalınlaşmış, tıkanmış, yabancılaşmış bir ses. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağlamaklı olmak — neredeyse ağlayacak duruma gelmek, ağlamalı olmak Biz zayıf insanlar, yabancı bir yerde ağlamaklı oluyoruz. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük