- boş durmak
- işsiz kalmak, çalışmamak
Mustafa Kemal'in hiç boş durduğu yoktu.
- F. R. Atay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Mustafa Kemal'in hiç boş durduğu yoktu.
- F. R. AtayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
aylaklık etmek — boş durmak, boş oturmak, işsiz güçsüz dolaşmak, çalışmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
oturmak — e 1) Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. S. F. Abasıyanık 2) nsz Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak Bakın, hikâye zordur, acımasız ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eli armut devşirmek — birisini bir iş yaparken öbürü boş durmak Bu insanlar bu güzel şehirleri kurarken bizim ellerimiz armut mu devşiriyordu? B. R. Eyuboğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafa — is., Ar. ḳafā 1) İnsan başı, ser 2) Hayvanlarda genellikle ağız, göz, burun, kulak vb. organların bulunduğu vücudun en ön bölümü 3) Çocuk oyunlarında kullanılan zıpzıp taşının veya cevizin büyük boyu 4) Mekanik bir bütünün parçası Distribütör… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalga saymak — 1) boş ve aylak durmak 2) yersiz ve gereksiz şeylerle uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hâlî — (A.) [ ﯽﻝﺎﺧ ] boş. ♦ hâlî kalmak geri durmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü