- önüne geçmek
- yolunu kesmek, önlemek
Bütün siyasi tedbirler öyle bir tehlikeli hareketin önüne geçmek için alınmıştı.
- Y. K. Karaosmanoğlu
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bütün siyasi tedbirler öyle bir tehlikeli hareketin önüne geçmek için alınmıştı.
- Y. K. KaraosmanoğluÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
mâni olmak — önüne geçmek, engellemek, önlemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ön — is. 1) Bir şeyin esas tutulan yüzü, arka karşıtı Beş on kişi, köşkün önünde toplandık. M. Ş. Esendal 2) Bir şeyin esas tutulan yüzünün baktığı yer, karşı Altmış yaşında anamın önünde sigara içmek istemezdim. B. Felek 3) Bir kimsenin ilerisi Bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
önlemek — i 1) Bir şeyin olmasına veya yapılmasına engel olmak Her an bu tempoyu duymamı kim, nasıl önleyecek? H. Taner 2) Ortaya çıkan veya çıkacağı düşünülen bir tehlikeyi durdurmak, önüne geçmek Yakın felaketi önlemek için esaslı tedbir almak güçtür. F … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağlamak — 1. i 1) Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık. H. Taner 2) Elde etmek, sahip olmak ... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yığılışma — is. Yığılışmak işi, izdiham Yığılışmanın önüne geçmek için çare düşünmeli … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz önü — is. Görülebilen, yakın yer Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller göz önüne almak göz önüne getirmek gözünün önünden geçmek gözünün önünden gitmemek gözünün önüne gelmek göz (veya gözünün) önüne serilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
oturmak — e 1) Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. S. F. Abasıyanık 2) nsz Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak Bakın, hikâye zordur, acımasız ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sürmek — i, e, er 1) Yönetip yürütmek, sevk etmek 2) Devam etmek Yenilenmesine karar verilen Meclisin yetkileri, yeni Meclisin seçilmesine kadar sürer. Anayasa 3) Önüne katıp götürmek Koyunları sürmek. 4) Uzatmak, ileri doğru itmek Kahveyi ısıtıyor, suyu… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tek — 1. sf. 1) Eşi olmayan, biricik, yegâne Hamit, biliyorsunuz edebiyatımızın tek dâhisidir. Y. Z. Ortaç 2) is. Birbirini tamamlayan veya aynı türden olan nesnelerden her biri Dirseği hafifçe dizime dokunuyor ve bir saçı, bir tek tel saçı kaşının… … Çağatay Osmanlı Sözlük