- boş vermek
- argo
aldırmamak
Mühendislik veya avukatlıkmış, boş verirdi, Miralay Bey böyle ıvır zıvır mesleklere...
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Mühendislik veya avukatlıkmış, boş verirdi, Miralay Bey böyle ıvır zıvır mesleklere...
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
boş — sf. 1) İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey bulunmayan, dolu karşıtı Yaralı kaymakamla iki emir eri de boş kalan kompartımana rahatça yerleştiler. A. Gündüz 2) Görevlisi olmayan (iş, görev), münhal Boş kadro. 3) Yapılacak işi olmayan, işsiz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
boş atıp dolu tutmak (veya vurmak) — umutsuz olarak girişilen bir iş, iyi sonuç vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
boşa vermek — boş geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bir kalem geçmek — boş vermek, bir an için göz ardı etmek Üniversiteyi filan bir kalem geçin, liseyi bile okuyamamıştı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
es geçmek — tkz. üzerinde durmamak, boş vermek, önemsememek Ama katil Farslı olunca bunu es geçiyorlarmış. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
savutturmak — 1. atıp fırlatmak 2. boş vermek … Beypazari ağzindan sözcükler
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakmak — e, ar 1) Bakışı bir şey üzerine çevirmek Zamanla nasıl değişiyor insan / Hangi resmime baksam ben değilim. C. S. Tarancı 2) Aramak 3) Bir şeyin yüzü bir yöne doğru olmak Limana bakan penceresinden deniz görünürdü. O. V. Kanık 4) Bir şeyin… … Çağatay Osmanlı Sözlük