- içinde duymak
- hissetmek, varlığını algılamak
Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Donmak üzere olan insanların tatlılığını içimde duymaya başladım.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
duymak — i, ar 1) Bilgi almak, öğrenmek, haber almak Yaptıklarını duydum. 2) İşitmek, ses almak Çamaşırcı Fatma kadın annemin duymayan kulaklarına yalvarıyor. Y. Z. Ortaç 3) Dokunma, koklama vb. duyularla algılamak, hissetmek Yüzme denilen mucizeyi ancak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
acı çekmek (veya duymak) — 1) ağrı, sızı duymak Ameliyattan sonra çok acı çekti. 2) mec. üzülmek, üzüntü içinde kalmak Bu faciaya bizzat karışmışım gibi bir acı duyuyordum. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
iç — is. 1) Herhangi bir durumun, cismin veya alanın sınırları arasında bulunan bir yer, dâhil, dış karşıtı Deniz gecenin içinde, gece denizin içindedir. Ç. Altan 2) Oyuk şeylerin boşluğu 3) Cisimlerin yüzeyleri arasında kalan her nokta Tahtanın içi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ezilmek — nsz 1) Ezme işine konu olmak Altın tas içinde kınam ezildi / Gümüş tarak ile zülfüm düzüldü. Halk türküsü 2) Açlık sıkıntısı duymak İçim eziliyor, bir bardak süt içeyim. Birleşik Sözler ezile büzüle Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ezilip… … Çağatay Osmanlı Sözlük
heyecan — is., Ar. heyecān 1) Sevinç, korku, kızgınlık, üzüntü, kıskançlık, sevgi vb. sebeplerle ortaya çıkan güçlü ve geçici duygu durumu 2) fel. Coşku Halk heyecan içinde. Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller heyecan duymak heyecan vermek heyecana düşürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvanç — is., cı 1) Övünç, iftihar 2) Sevinç Yeni dostluklar kurmuş olmanın kıvancı içinde ev sahiplerimizden ayrıldık. M. C. Anday Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kıvanç duymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kıvranmak — nsz 1) Ağrı, sancı gibi bedensel veya korku, heyecan gibi ruhsal nedenlerle vücut eğilip bükülmek Hasta, yorganın altında biraz kıvranarak devam etti. P. Safa 2) mec. Acı çekmek, üzülmek Yıllardan beri düşmanların eline düşmüş olan bu kıymetli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kurtlanmak — nsz 1) İçinde veya üzerinde kurt üremek 2) mec. Rahat oturmayıp telaş ve sabırsızlık göstermek 3) mec. Sürekli kımıldanmak 4) mec. Bir yerde çok oturmaktan bıkarak gezme gereği duymak Sabahtan beri burada kurtlandım, biraz çıkalım … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşkulanmak — nsz Kuşku içinde bulunmak, kuşku duymak, şüphelenmek Bu sükûttan kuşkulanan Mebrure, yarı beline kadar hastanın üstüne düşerek elini yakaladı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
yanmak — nsz, ar 1) Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir... Anayasa 2) Ateş durumuna geçmek, tutuşmak Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı. 3) Isı, ışık veren… … Çağatay Osmanlı Sözlük