gözünü açmak

gözünü açmak
(birinin) görüşünü değiştiren bilgi vermek, uyarmak

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • yüzünü gözünü açmak — (birinin) bir çocuğa veya gence o zamana kadar bilmediği birtakım cinsel bilgiler vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • açmak — i, ar 1) Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek Kapıyı açan hizmetçi benim kadın olduğumu anlamadı. S. F. Abasıyanık 2) Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak Örtüyü açmaya mecburum. R. H. Karay 3) Engeli kaldırmak Karla kapanan yolu… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözünü (veya gözlerini) açmak — 1) uyanmak 2) kendine gelmek, ayılmak Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gözünü dört açmak — aldanmamak için çok uyanık bulunmak Hop diye giriyoruz, gözünüzü dört açın, tongaya basmayın. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • aç gözünü, açarlar gözünü — 1. yapılan bir işte uyanık olmak gerekir yoksa umulmadık bir anda büyük zararlarla yüz yüze gelirsin anlamında kullanılan bir söz 2. yaptığın işlerde uyanık davranmazsan çok kötü durumlarla karşılaşır, gözünü dört açmak zorunda kalırsın anlamında …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çenesini açmak — 1) çok konuşmasına sebep olmak Fakat bu inat, Emine nin çenesini açmış; kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken Tevfik e ağzını açmış, gözünü yummuştu. H. E. Adıvar 2) çok konuşmak, gevezelik etmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”