- yakınma
- 1. is.
Yakınmak (I) işi2. is.Yakınmak (II) işi, şikâyet, şekva
Bir yakınma tiradı, döner dolaşır sizin para kazanmak alanındaki beceriksizliğinize dayanır.
- H. Taner
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Bir yakınma tiradı, döner dolaşır sizin para kazanmak alanındaki beceriksizliğinize dayanır.
- H. TanerÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
da / de — bağ. 1) Daha önce geçmiş bir cümle veya eş görevli öge ile sonraki arasında den başka anlamıyla ilişki kuran bir söz Bu adamın kim olduğunu o da öğrenmişti. R. N. Güntekin 2) Azarlama, yalvarma, küçümseme, yakınma, övme anlamlarında iki cümleyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hey — ünl. 1) Seslenmek veya ilgi ve dikkat çekmek için söylenen bir söz Hey, çocuklar! Gelin bakalım. Hey arkadaş! Ayağıma basıyorsun. 2) Sitem, yakınma, azar, beğenme vb. çeşitli duyguları anlatan cümlelerde kullanılan bir söz Hey talih! Böyle mi… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ki — bağ., Far. ki 1) Anlam bakımından birbirleriyle ilgili cümleleri birbirine bağlayan bir söz Uzun değneklerine dayanmış çobanlar iddia ederler ki memba sularının her biri bir ayrı derde devadır. R. H. Karay 2) Özneyi, tümleci güçlendirerek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
serzeniş — is., Far. serzeniş Yakınma Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller serzeniş etmek serzenişte bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sızıltı — is. 1) Sızlanma, yakınma, şekva, şikâyet Bizim Aksaray kahveleri bu inilti ve sızıltı ile akşama kadar sızlıyor. H. E. Adıvar 2) Hoşnutsuzluk … Çağatay Osmanlı Sözlük
şekva — is., esk., Ar. şekvā Yakınma, sızlanma, şikâyet … Çağatay Osmanlı Sözlük
şikâyet — is., Ar. şikāyet Hoşnutsuzluk belirten söz veya yazı, sızlanma, sızıltı, yakınma, yakıntı Vali ne yapsa hâkim onu imzalar ve hiçbir şikâyet mevzusu duyulmazmış. A. Ş. Hisar Birleşik Sözler şikâyetname Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller şikâyet… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tazallüm — is., esk., Ar. taẓallum Sızlanma, yanıp yıkılma, ağlaşma, yakınma Bu mektup ... manasız edebiyatlar ve tazallümlerden sonra şu satırlarla bitiyordu. R. N. Güntekin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller tazallüm etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tirat — is., dı, tiy., Fr. tirade 1) Bir tiyatro oyununda oyuncuların bir defada söylediği parça 2) Yazı veya konuşmada bir düşüncenin kesintisiz gelişimi Nina romantik bir tiradı andıran anlatışı kesti. R. H. Karay 3) Uzun ve tumturaklı konuşma Hayatın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
vızıltı — is. 1) Vızıldama sesi Uçan bir sivrisineğin vızıltısı duyuldu. Halikarnas Balıkçısı 2) mec. Hafif sesle ve bezdirici biçimde yakınma, sızlanma Gerçi sabahları gene evde iş görüyor, annesinin vızıltısını dinlemeye mecbur oluyordu. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük