- ağız açmak
- 1) söz söylemek, konuşmak2) azarlamak, paylamak
Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım.
- M. Ş. Esendal
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Aman efendim, bendenize bir ağız açtılar, donakalmışım.
- M. Ş. EsendalÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bayramlık ağız — is., ğzı, argo Kaba konuşmak, küfretmek anlamlarında bayramlık ağzını açmak deyiminde geçer … Çağatay Osmanlı Sözlük
ceberut — is., din b., esk., Ar. ceberūt 1) Tanrı nın her şeyin üstünde olan kudreti Sahibikâinat olan ceberut. T. Fikret 2) din b. Tasavvufta Allah a varmanın üçüncü basamağı 3) mec. Merhametsizlik, zorbalık Böyle ceberut sahibi firavunlar karşısında ağız … Çağatay Osmanlı Sözlük
agızlamak — ağza vurmak; ağız açmak I, 302 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yüz — 1. is. 1) Başta, alın, göz, burun, ağız, yanak ve çenenin bulunduğu ön bölüm, sima, çehre, surat Bir güzel çocuk yüzüyle gülümsüyor. S. F. Abasıyanık 2) Yüzey, satıh Suyun yüzünde. 3) Kesici araçlarda ağız Bıçağın keskin yüzü. 4) Bir kumaşın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekiş — is. 1) Çekme işi veya biçimi Bir düğümü bir çekişte açmak imkânını temin eden kesik ip ucunu bulunca durdular. P. Safa 2) Bir motorun çekme gücü Benim arabanın çekişi çok iyi. 3) hlk. Ağız kavgası … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük